
Binlerce yıldır yaşayan aile içerisindeki birey hep yaşlılığını düşünmüştür. Çocuklar yaşlılığın bir güvencesi gibi görülmüş; sigorta güvencesini arttırmak için çocuk sayısı da arttırılmıştır. Sanayi toplumunun gelişmesiyle bu düşünce yaya kalmış, geçim derdine düşen çocuklar anne babanın sigortası olmaktan uzak kalmışlardır.
Sosyalist düşünce ile mücadele etmeyi, sosyal devleti geliştirmekte bulan kapitalist düzen bu konuda önemli örnekler vermiştir. Sosyal devlet ilkesinin yanı sıra sosyal güvenlik uygulamaları da geliştirilmiştir. Geniş kitlelere hitap eden sosyal güvenlik uygulamaları birçok gelişmekte olan ülke gibi ülkemizde de siyasi malzeme konusu yapılmıştır. Oy tazziki ile yaş 35 yolun yarısı eder diyen şaire rağmen yolun yarısında ülkemizde birçok insan emekli edilmiştir. Bu durum sosyal güvenlik kuruluşlarının aktüerya dengesini bozmuş bu kez de yoksulluk sınırının altında emekliler kitlesi meydana gelmiştir. Emekli maaşıyla geçinemeyen yolun yarısındaki insanlar çalışma yollarını aramıştır. Emeklilikle özlediği hayata kavuşamayan birçok birey iş hayatını özler hale gelmiştir. Bu kanımızı güçlendiren iki somut sonuç mevcuttur.
1) Koşulları itibarıyla emekliliği hak ettiği halde emeklilikten imtina eden çok sayıda insan mevcuttur. Bu emsale son yıllarda çok sayıda özürlü de katılmıştır.
2) Emekli olduğu halde birçok insan ikinci bir işte çalışmaktadır.
İkinci bir işte çalışma seçeneği neredeyse olmayan özürlüler giderek emekli olmaktan çekinir hale gelmişlerdir. Ülkemiz koşullarını bu şekilde belirledikten sonra madalyanın öteki yüzünde özürlülere hak kaybını getiren 4958 sayılı yasayı inceleyelim. Özürlü kitlesini en çok ilgilendiren SSK yasasında bu yasa ile önemli değişiklikler yapılmıştır. Böyle büyük bir değişiklikten özürlüler de nasibini almışlardır.
Sosyal Sigortalar Kurumunun sağlık ve emeklilik alanı olarak 2 ana bölüme ayıran bu yasa buna ilişkin teşkilat yapısını düzenledikten sonra 506 sayılı yasanın neredeyse tüm hükümlerini ağırlıklı olarak değiştirmiştir. Yasanın 34. maddesi özürlülerle ilgili aşağıdaki şekilde düzenleme getirmiştir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (a) ve (b) alt bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce bu Kanunun 53 üncü maddesine göre malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.
b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca, I. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, II. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir.
Bu hükümden görülmektedir ki gelir vergisi yasasının benimsediği özürlüleri 3 kategoride değerlendirmek statüsü bu değişiklikle de benimsenmiştir. Yani vergi indirimi kriteri emeklilik uygulamasında da kriter haline getirilmiştir. Bu düzenleme ile 1. derece özürlüler bir hak kaybına uğramaz iken 2. ve 3. derece özürlüler kademeli olarak hak kaybına uğramışlardır.
İlk defa sigortalı işe başlayanlar yukarıdaki düzenlemeye tabi olacaklardır. Mevcut sigortalılar için yasanın Geçici 87. Maddesi aşamalı geçişi öngörmüştür. Bu maddeye göre 12 yıldan fazla sigortalı olanlar bu yasadan etkilenmeyeceklerdir. Sonra gruplar halinde düzenlemeler yapılmış. 9-12 yıl grubuyla başlayan bu düzenleme en son 3 yıllık sigortalıları kısmen korumuştur.
Kişisel düşüncem odur ki bu düzenleme ile özürlüler arasında adalet sağlanmıştır. Vergi indiriminde farklı kategorilerde değerlendirilen özürlülerin emeklilikte de aynı kriterde değerlendirilmeleri isabetlidir. Biz kendi haklarımızın kaybında da objektif olarak değerlendirme yapabildiğimizde bu dik duruş bize daha büyük kazanımlar sağlayacaktır.
Hemen belirteyim ki bir kısım örgüt ve arkadaşlarımızca sevimsiz bulunacak bu yasa iki iyi düzenlemeyi de içeriyor. Bunlardan birisi isteğe bağlı sigortalılar dahil SSK’ya prim borçlarının faiz indirimi ile yeniden yapılandırılmasıdır. İkincisi ise, yurtdışında halen çalışan yurttaşlarımıza kesin dönüş şartı aranmaksızın borçlanma hakkının getirilmesidir. SSK borçlarının yapılandırılmasından yararlanabilmek için 06/09/2003 tarihine kadar kuruma yazılı müracaat aranmaktadır.
Yolun yarısında emekli olan ve ikinci bir iş yapmakta olan yani bir türlü emekli olamayan bendeniz bir farklı açıdan uygulamayı değerlendirmek istedim. Takdir siz değerli okuyucuların. Sağlıklı ve esen kalın.
Saygılarımla,
Av. Zeki TEZEL